YAŞAM 

İÇİNİZDEKİ MÜZİĞİ HAYKIRIN

Bugün size iki kitaptan bahsetmek istiyorum. Kızıma kitap almak için gittiğim kitapçıda tesadüfen gözüme ilişti. İlk kitaptan ‘Bizler Nasıl Zombileştik?’ başlıklı yazımda da bahsetmiştim. Kitabı hatırlatayım; çünkü hayallerimizin çok ötesinde olağan dışı ve olağanüstü iç dünyalara sahip insanların varlığı sevgi ve hoşgörünün önemini insana çok iyi anlatıyor.

Yaşama Tutunmak İçin Nedenler’ kitabında Matt Haig kendi yaşadığı çok ağır depresyonu ve hissettiklerini anlatmış. Kitap bilimsel değil, bir kişisel gelişim kitabı da değil, bir roman niteliğinde olup yazar kendi gerçekliğini ele almıştır. Yaşadığı ağır depresyon onun tüm hayatını felç eden bir nitelikte. Ancak çevresinde onu çevreleyen güçlü sevgi çemberi en azından çekilen acıları zaman içerisinde yok ederek onları hayata bağlıyor.

İçimdeki Müzik’ kitabı ise Sharon M. Draper’ın yazdığı bir roman. Romandaki hikâye, serebral palsili bir kız olan Melody Brooks tarafından anlatılır. 21’inci yüzyılda ve Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında hepimizi Melody’nin durumuna düşüren akıl dışı yönetimin köleleştirdiği insanlar olarak bu kitabı okuyarak belki hep birlikte biraz haykırabiliriz

Konuşamıyorum, yürüyemiyorum, kendi başıma yemek yiyemiyorum ya da tuvalete gidemiyorum. Kollarım ve ellerim oldukça güçsüz, yine de uzaktan kumandanın üzerindeki tuşlara basabiliyorum veya tekerlekli sandalyemin kollarını tutup sandalyemi hareket ettirebiliyorum. Ama bir kaşığı ya da kalemi düşürmeden tutamam. Dengem yok gibi, bir hacıyatmaz bile hareketlerini benden daha iyi kontrol edebiliyordur. İnsanlar bana baktığında kıvırcık, kısa, kahverengi saçlarıyla pembe tekerlekli sandalyesinde oturan bir kız görüyor. Bu arada pembe tekerlekli sandalyenin herhangi sevimli bir yanı yok, kafası da biraz sallanıyor.

Kendini tanıtması daha da uzayıp gidiyor. Stephan Hawking hastalığına doğuştan sahip Melody üstün zekâsı ile şaşırtıcı başarılar elde ediyor. Ama duygularını istediği gibi anlatamadığı için çok büyük sıkıntılar çekiyor. Okuduğu bir şey hafızasında çok güçlü bir şekilde kalıyor ve çok akıllı analizler yapabiliyor. Anne ve babasının sevgisini en üst seviyede hissederek kurduğu bağ sayesinde sürekli gelişmek ama konuşamamak, anlatamamak, gittiği okulda alaya alınmak, üst seviyede birikimi bile önemsenmeyip bilgi yarışmasında öğretmenin ihanetine maruz kalarak saf dışı bırakılmak onu kahrediyor. Böylesine üstün zekâlı bir beyne sahip olarak o yeteneğini açığa çıkaran tek öge olan yarışmalarda okulunu daima üst dereceye taşıyan bilgi düzeyine rağmen Washington’a giderek kendi sayesinde gelinen en üst seviyede yarışmaya katılamamaya isyan edip haykırıyor. Haykırıyor! Acı sesler çıkararak haykırıyor.

Biz ülke olarak bugün bu beklentisiz sevgiden yoksun kaldık, kendi iç dünyasına çekilen sayısız insanlar yaşadığı sömürü düzeninin bir parçası olarak yalnızlaştı. Herkes bende sorun yok havası atmayı seviyor. Ama kapkaranlık iç dünyalarına çekilerek orada kan kusuyorlar. Çünkü yalnızlaştığı için o durumda olmasının kendi başarısızlığı, kendi yetersizliği olduğunu düşünerek utanıyor.

Ama çok arsız birileri ve de mutlu inançlılar var, onu halen içe kapanmamış olanlar görüyor. Ama çaresizlik en kötü duygudur. Onlar da bir gün yalnızlaşacaklar. Bu genellemeyi burada bitiriyorum, içinizden geldiğince devamını doldurun.

Haykırın! Haykırın! Tıpkı sadece beyinin düşünme ve algılama fonksiyonları olup bunu çevresindekilere iletemeyen Melody’nin yaptığı gibi

CUMHURİYETİNİZ İÇİN, ÖZGÜRLÜĞÜNÜZ İÇİN, ÇOCUKLARINIZIN GELECEĞİ İÇİN!

Ta ki kendinin yalnız olduğunu hissedenler duyana kadar…

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar